16 Nisan 2015 Perşembe

YOZGAT DOĞA GEZGİNLERİ ÇEŞKA ETKİNLİĞİ




YOZGAT DOĞA GEZGİNLERİ haftalık doğa ve kültür gezilerine 14.04.2015 Salı günü itibariyle başlamış bulunmaktadır. Ekibimiz başlangıç olarak, Bozok Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi ve elemanlarından Prof. Dr. Taha Niyazi KARACA, Yrd. Doç. Dr. Kiyas ŞÜKÜROV, Yrd. Doç. Dr. Ebubekir GÜNGÖR, Arş. Gör. Dr. Onur ÇELEBİ, Öğr. Gör. Murat TURAL'dan oluşmaktadır. Topluluğun amacı öncelikle Yozgat şehir merkezi çevresinde bulunan tarihi, kültürel ve doğal zenginlikleri yerinde tanımak ve tanıtmak doğrultusunda yürüyüş etkinlikleri düzenlemektir.
Bu amaç doğrultusunda ilk etkinliğimiz Yozgat şehir merkezinin kuzey doğusunda bulunan ve şehir merkezine 7 km. uzaklıktaki Çeşka Kalesi – Yer altı Şehrine yapıldı.
            Yol güzergâhı olarak Çapanoğlu Kent Park’tan yola sabah 08.30’da çıkıldı. Yozgat şehir merkezinin hemen çıkışı – kuzey doğusunda bulunan bahar ayında tam su kapasitesine sahip uzun Kirazlı barajını geçtikten sonra sağ tarafa giden rampa patika yol takip edildi. Bu yol güzergâhı sabah saatleri olması sebebiyle oldukça çamurlu idi. Yoldan yukarıya doğru çıktıkça sıralar halinde orman oluşturmuş çam ağaçlarının göz alıcı manzarası ve temiz doğanın ıslak çam yapraklarıyla baharatlanmış kokusu ciğerlerimize dolaştıkça ruhlar ve sabah mahmurluğu açılmaya başladı. Doğanın eşsiz güzelliğine, sadeliğine ve temizliğine daldıkça, gecenin donukluğu bedenlerden atıldı. Rengârenk toprak-taş cümbüşünün içerisinde, baharın türlü türlü bitkileri gezi ekibimizin doğayı yaşama isteği gözlerinden, muhabbetlerinden ve adımlarının heyecanından okunuyordu. Bu güzel duygular eşliğinde hareketimizden yaklaşık 4 km sonra saat 10.30’da kahvaltı için şırıl şırıl yeşillikler içerisinde Yozgat şehrine ulaşmaya can atan bir edada akan çeşmede mola verildi. Çeşmenin üst tarafından aşağıya bakıldığında eşsiz manzara Yozgat şehir merkezinin semalarında ufuklaşmaktaydı. Kahvaltı denir de doğada semaver çaysız olur mu hiç? Semaver çayı eşliğinde köy peyniri, domates, biber, zeytin, salatalık ve Yozgat’ın tescilli parmak çöreğinden müteşekkil yapılan güzel bir kahvaltıdan sonra 11.30 sıralarında tekrar hareket edilerek 13.00 gibi gezinin asıl hedefi olan Çeşka kalesine, kah çamurlara batarak, kah bahar su akıntılarının üzerinden atlayarak, çam, ahlat, alıç ağaçlarına dokunularak ulaşıldı.
            Çeşka kalesi, yüksekçe bir tepe üzerindedir. Tepenin deniz seviyesinden yüksekliği 1580 m civarındadır. Tepe noktası olduğu gibi kayalıktır. Tepenin güney batı kısmında iki kat halinde üç odalı kayaya oyulmuş bir mekân vardır. Bu mekânın güney odasında duvar üzerinde nişler bulunur. Ayrıca odanın tabanında kısmen dolmuş iki ayrı beşik kemerli galeri girişleri vardır. Bu odanın kuzeyindeki odada koni biçimli düzgün bir şekilde oyulmuş havalandırma bacası görülür. Kalenin konumu bölgeye hâkim vaziyettedir. Kayalar üzerinden bakıldığında dört yön kolayca 30 kilometreye kadar görülebilmektedir. Bu durum kalenin daha çok gözetleme ihtiyacını karşılamak için kullanıldığı kanaatini ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca uzmanlık alanı Ortaçağ Hıristıyanlığında Manastır Hayatı olan bölümümüz öğretim elemanlarından Öğr. Gör. Murat TURAL'ın değerlendirmelerine göre burasının bir dini ibadet mahalli olarak da düşünülmesi mümkündür.
            Kalenin tam olarak hangi döneme tarihlendiği tespit edilememiştir. Muhtemeldir ki, kalenin varlığı M.Ö. 2000’lerde başlamıştır. Çünkü Yozgat büyük medeniyetlerden Hititlerin yaşadıkları ve yerleşim yerleri oluşturdukları bir bölgedir. Hatta Karadeniz bölgesinde bulunan Kaşkaların da uç bölge olarak kullandıkları bir alandır. Çeşka isminin nereden geldiği bilinmemektedir. Çeşka ve Kaşka isimlerinin ses benzerliği dikkat çekecek derecede birbirine yakındır. Bu gözetleme kalesinin Kaşkaların uç bölgesi olarak kullandıkları Yozgat’ta bulunuyor olması ihtimal olarak düşünülmelidir.
            Kaleye ulaşım için son günlerde bir yol açılmış fakat bu yol tam anlamıyla kullanılabilecek nitelikte değildir. Kalenin alt tarafında üç ayrı giriş yeri bulunmakla birlikte bu giriş yerleri toprak ve kaya parçalarıyla kapalıdır. Üst kısımdaki odaların içerisindeki toprakların bir kısmı temizlenmiş ve hücre şeklindeki odalar ortaya çıkmıştır. Yaptığımız incelemede bu hücre odaların soldaki büyük olanı içerisinden sağ ve solda olmak üzere aşağıya doğru giden ancak tek bir kişinin geçebileceği dehlizlerin varlığı da açıkça görülmektedir. Bu dehlizler toprakla doludur. Temizlendiğinde muhtemelen aşağı katlara geçiş sağlayan kanallar olduğu görülebilecektir.
            Yaptığımız incelemede Çeşka kalesinin tam anlamıyla ortaya konabilmesi için bir arkeologlar grubunun burada teknolojiyi de kullanarak araştırma yapmaları gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Bu durumda Bozok Üniversitesine büyük görev düşmektedir. Yozgat bölgesinde Yozgat İl Kültür Müdürlüğü tarafından tescil edilmiş 200'ün üzerinde kazı alanı bulunmakta ve bu alanlarda yabancı uyruklu kazı ekipleri çalışmaktadır. Henüz kazıya açılmamış alanlar da düşünüldüğünde Yozgat bölgesinin zengin bir kazı alanına sahip bakir bir bölge olduğu görülmektedir. Bu nedenle Çeşka, Büyük Nefes, Yortan, Mercimektepe gibi onlarca bakir alanlarda kazılar yapabilmek için Bozok Üniversitesi’nde acilen bir arkeoloji bölümünün kurulması ve bölgedeki kazı inisiyatifini eline alması gerekliliği çok açık olarak tespit edilmektedir.
            Çeşka kalesi üzerindeki değerlendirmelerimizden sonra, 14.30’da geldiğimiz güzergâhtan tekrar dönüş yoluna harekete geçtik. Aynı şekilde ilk konaklama yerimiz olan çeşme başında durakladık. Amacımız burada tekrar bir semaver yakıp, çay eşliğinde yemeklerimizi yemekti. Fakat yanımızda yük olmaması için kimselerin geçmediğini düşündüğümüz bir dere yatağına sakladığımız semaverin orada olmadığını görünce büyük bir şaşkınlık yaşadık. Demek ki, birileri geçiyormuş…ne diyelim…Semaver keyfin bol olsun. Çeşme başı konaklaması bizler için yorgunluğun atıldığı ilk durak oldu. Yanımızda taşıdığımız hazır yiyeceklerimizi yedikten sonra ateş yakıp bir süre çimenler üzerinde dinlendik. Saat 16.00’da tekrar dönüş yoluna koyulduk…16.45 itibariyle başlangıç yerimize ulaştık…
            Yaşadığımız büyük bir mutluluktu. Doğa ile iç içe olmak..Canlanmaya başlayan tabiatla hemhal olmak..Toprağa, ağaçlara, çiçeklere dokunmak, temiz hava almak bizleri bir sonraki etkinliğimizi bir an önce yapmak için şevklendirdi...O gün hepimiz derin bir uyku çektik.

Bir sonraki gezimiz Yozgat’ın kuzeybatısında bulunan Cehrilik ve Gelinkayası olacak.


 GEZİ GÜZERGAHI
Resim yazısı ekle


 GEZİ BAŞLANGICI
Resim yazısı ekle













KONAKLAMA YERİ
















 


 














Hiç yorum yok:

Yorum Gönder