YOZGAT DOĞA GEZGİNLERİ haftalık doğa ve kültür gezilerine 14.04.2015 Salı
günü itibariyle başlamış bulunmaktadır. Ekibimiz başlangıç olarak, Bozok Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi ve elemanlarından Prof. Dr. Taha Niyazi KARACA, Yrd. Doç. Dr. Kiyas ŞÜKÜROV, Yrd. Doç. Dr. Ebubekir GÜNGÖR, Arş. Gör. Dr. Onur ÇELEBİ, Öğr. Gör. Murat TURAL'dan oluşmaktadır. Topluluğun amacı öncelikle Yozgat şehir
merkezi çevresinde bulunan tarihi, kültürel ve doğal zenginlikleri yerinde
tanımak ve tanıtmak doğrultusunda yürüyüş etkinlikleri düzenlemektir.
Bu amaç doğrultusunda ilk etkinliğimiz Yozgat şehir merkezinin kuzey
doğusunda bulunan ve şehir merkezine 7 km. uzaklıktaki Çeşka Kalesi – Yer altı
Şehrine yapıldı.
Yol güzergâhı olarak Çapanoğlu Kent
Park’tan yola sabah 08.30’da çıkıldı. Yozgat şehir merkezinin hemen çıkışı –
kuzey doğusunda bulunan bahar ayında tam su kapasitesine sahip uzun Kirazlı barajını
geçtikten sonra sağ tarafa giden rampa patika yol takip edildi. Bu yol güzergâhı
sabah saatleri olması sebebiyle oldukça çamurlu idi. Yoldan yukarıya doğru
çıktıkça sıralar halinde orman oluşturmuş çam ağaçlarının göz alıcı manzarası
ve temiz doğanın ıslak çam yapraklarıyla baharatlanmış kokusu ciğerlerimize
dolaştıkça ruhlar ve sabah mahmurluğu açılmaya başladı. Doğanın eşsiz
güzelliğine, sadeliğine ve temizliğine daldıkça, gecenin donukluğu bedenlerden
atıldı. Rengârenk toprak-taş cümbüşünün içerisinde, baharın türlü türlü
bitkileri gezi ekibimizin doğayı yaşama isteği gözlerinden, muhabbetlerinden ve
adımlarının heyecanından okunuyordu. Bu güzel duygular eşliğinde hareketimizden
yaklaşık 4 km
sonra saat 10.30’da kahvaltı için şırıl şırıl yeşillikler içerisinde Yozgat
şehrine ulaşmaya can atan bir edada akan çeşmede mola verildi. Çeşmenin üst
tarafından aşağıya bakıldığında eşsiz manzara Yozgat şehir merkezinin
semalarında ufuklaşmaktaydı. Kahvaltı denir de doğada semaver çaysız olur mu
hiç? Semaver çayı eşliğinde köy peyniri, domates, biber, zeytin, salatalık ve
Yozgat’ın tescilli parmak çöreğinden müteşekkil yapılan güzel bir kahvaltıdan
sonra 11.30 sıralarında tekrar hareket edilerek 13.00 gibi gezinin asıl hedefi
olan Çeşka kalesine, kah çamurlara batarak, kah bahar su akıntılarının
üzerinden atlayarak, çam, ahlat, alıç ağaçlarına dokunularak ulaşıldı.
Çeşka kalesi, yüksekçe bir tepe
üzerindedir. Tepenin deniz seviyesinden yüksekliği 1580 m civarındadır. Tepe
noktası olduğu gibi kayalıktır. Tepenin güney batı kısmında iki kat halinde üç
odalı kayaya oyulmuş bir mekân vardır. Bu mekânın güney odasında duvar üzerinde
nişler bulunur. Ayrıca odanın tabanında kısmen dolmuş iki ayrı beşik kemerli
galeri girişleri vardır. Bu odanın kuzeyindeki odada koni biçimli düzgün bir
şekilde oyulmuş havalandırma bacası görülür. Kalenin konumu bölgeye hâkim
vaziyettedir. Kayalar üzerinden bakıldığında dört yön kolayca 30 kilometreye
kadar görülebilmektedir. Bu durum kalenin daha çok gözetleme ihtiyacını
karşılamak için kullanıldığı kanaatini ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca uzmanlık alanı Ortaçağ Hıristıyanlığında Manastır Hayatı olan bölümümüz öğretim elemanlarından Öğr. Gör. Murat TURAL'ın değerlendirmelerine göre burasının bir dini ibadet mahalli olarak da düşünülmesi mümkündür.
Kalenin tam olarak hangi döneme
tarihlendiği tespit edilememiştir. Muhtemeldir ki, kalenin varlığı M.Ö.
2000’lerde başlamıştır. Çünkü Yozgat büyük medeniyetlerden Hititlerin
yaşadıkları ve yerleşim yerleri oluşturdukları bir bölgedir. Hatta Karadeniz
bölgesinde bulunan Kaşkaların da uç bölge olarak kullandıkları bir alandır.
Çeşka isminin nereden geldiği bilinmemektedir. Çeşka ve Kaşka isimlerinin ses
benzerliği dikkat çekecek derecede birbirine yakındır. Bu gözetleme kalesinin
Kaşkaların uç bölgesi olarak kullandıkları Yozgat’ta bulunuyor olması ihtimal
olarak düşünülmelidir.
Kaleye ulaşım için son günlerde bir
yol açılmış fakat bu yol tam anlamıyla kullanılabilecek nitelikte değildir.
Kalenin alt tarafında üç ayrı giriş yeri bulunmakla birlikte bu giriş yerleri
toprak ve kaya parçalarıyla kapalıdır. Üst kısımdaki odaların içerisindeki
toprakların bir kısmı temizlenmiş ve hücre şeklindeki odalar ortaya çıkmıştır. Yaptığımız
incelemede bu hücre odaların soldaki büyük olanı içerisinden sağ ve solda olmak
üzere aşağıya doğru giden ancak tek bir kişinin geçebileceği dehlizlerin
varlığı da açıkça görülmektedir. Bu dehlizler toprakla doludur. Temizlendiğinde
muhtemelen aşağı katlara geçiş sağlayan kanallar olduğu görülebilecektir.
Yaptığımız incelemede Çeşka
kalesinin tam anlamıyla ortaya konabilmesi için bir arkeologlar grubunun burada
teknolojiyi de kullanarak araştırma yapmaları gerekliliğini ortaya
çıkarmaktadır. Bu durumda Bozok Üniversitesine büyük görev düşmektedir. Yozgat
bölgesinde Yozgat İl Kültür Müdürlüğü tarafından tescil edilmiş 200'ün üzerinde kazı alanı bulunmakta ve bu alanlarda yabancı uyruklu kazı
ekipleri çalışmaktadır. Henüz kazıya açılmamış alanlar da düşünüldüğünde Yozgat
bölgesinin zengin bir kazı alanına sahip bakir bir bölge olduğu görülmektedir.
Bu nedenle Çeşka, Büyük Nefes, Yortan, Mercimektepe gibi onlarca bakir
alanlarda kazılar yapabilmek için Bozok Üniversitesi’nde acilen bir arkeoloji
bölümünün kurulması ve bölgedeki kazı inisiyatifini eline alması gerekliliği
çok açık olarak tespit edilmektedir.
Çeşka kalesi üzerindeki
değerlendirmelerimizden sonra, 14.30’da geldiğimiz güzergâhtan tekrar dönüş
yoluna harekete geçtik. Aynı şekilde ilk konaklama yerimiz olan çeşme başında
durakladık. Amacımız burada tekrar bir semaver yakıp, çay eşliğinde
yemeklerimizi yemekti. Fakat yanımızda yük olmaması için kimselerin geçmediğini
düşündüğümüz bir dere yatağına sakladığımız semaverin orada olmadığını görünce
büyük bir şaşkınlık yaşadık. Demek ki, birileri geçiyormuş…ne diyelim…Semaver
keyfin bol olsun. Çeşme başı konaklaması bizler için yorgunluğun atıldığı ilk
durak oldu. Yanımızda taşıdığımız hazır yiyeceklerimizi yedikten sonra ateş
yakıp bir süre çimenler üzerinde dinlendik. Saat 16.00’da tekrar dönüş yoluna
koyulduk…16.45 itibariyle başlangıç yerimize ulaştık…
Yaşadığımız büyük bir mutluluktu.
Doğa ile iç içe olmak..Canlanmaya başlayan tabiatla hemhal olmak..Toprağa,
ağaçlara, çiçeklere dokunmak, temiz hava almak bizleri bir sonraki
etkinliğimizi bir an önce yapmak için şevklendirdi...O gün hepimiz derin bir
uyku çektik.
GEZİ GÜZERGAHI
![]() |
Resim yazısı ekle |
GEZİ BAŞLANGICI
Resim yazısı ekle |
![]() |
KONAKLAMA YERİ |


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder